İnsanlık tarihinin en çarpıcı anlatılarından biri, şüphesiz Fil Vakası’dır. İslam tarihindeki bu olay, Yemen valisi Ebrehe’nin fillerle donatılmış ordusuyla Kabe’yi yıkmak için Mekke’ye yürüdüğü, ancak Allah’ın mucizevi müdahalesiyle -ebabil kuşlarının pişmiş çamurdan taşlarla orduyu yok etmesiyle- başarısızlığa uğradığı bir hadisedir.
Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? Üzerlerine sürü sürü kuşlar göndermişti. Onlara çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. Böylece, onları yenilmiş ekin (tarlası) gibi yapmıştı.
Fil suresi
Kur’an-ı Kerim’de Fil Suresi’nde yer alan bu olay, Hz. Muhammed’in doğumundan yaklaşık 40-50 yıl önce, M.S. 570 civarında gerçekleştiği kabul edilir ve Mekke halkı tarafından Fil Yılı olarak anılır. Ancak ateistler, bu mucizevi anlatının gerçek olmadığını, tarihsel bir temele dayanmadığını ve ebabil kuşlarının sembolik bir efsane olduğunu iddia eder.
Bu makale, Fil Vakası’nın tarihsel gerçekliğini, dönemin tanıklarının tutumu ve mantıksal çıkarımlar ışığında savunacak; ateistlerin öne sürdüğü alternatif açıklamaları çürüterek, olayın mucizevi doğasının inkar edilemezliğini ortaya koyacaktır.
Müşriklerin Sessizliği: En Büyük Tanıklık
Fil Suresi, Mekke’de Hz. Muhammed’in peygamberliğinin ilk yıllarında inmiş, erken dönem bir suredir. Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? sorusuyla başlayan bu ayetler, Ebrehe’nin ordusunun mucizevi bir şekilde yok edildiğini açıkça anlatır. Eğer bu olay hiç yaşanmamış veya ebabil kuşları kısmı sonradan eklenmiş bir uydurma olsaydı, Mekke müşriklerinin -Hz. Muhammed’in en büyük muhaliflerinin- bunu fark etmesi ve yalanlaması gerekirdi. Oysa İslam tarihindeki kaynaklar (İbn Hişam’ın Siret-i Resulullah, Taberi’nin Tarihi gibi), müşriklerin ne Ebrehe’nin gelişine ne de mucizevi yenilgiye itiraz ettiğini gösterir. Bu sessizlik, neden önemlidir?

Mekke’de Hz. Muhammed’in vahiy aldığını iddia ettiği dönemde, Fil Vakası’ndan yalnızca 40-50 yıl geçmişti. Bu, olaya bizzat tanık olan yaşlıların veya tanıkların çocuklarının hayatta olduğu anlamına gelir. Müşrikler, Hz. Muhammed’i yalanlamak için her fırsatı kollayan bir topluluktu. Vahiy aldığını söylerken alay etmişler, ayın ikiye bölündüğü gibi mucizeleri sorgulamışlardı. Fil Suresi’nde böylesine çarpıcı bir mucize anlatılırken, Ebrehe geldi ama kuşlar yoktu veya biz böyle bir şey yaşamadık dememeleri, olayın anlatıldığı şekliyle dönemin hafızasında yer ettiğini kanıtlar. Eğer ebabil kuşları uydurma olsaydı, tanıklar veya aileleri biz o günleri biliriz, böyle bir şey olmadı diyerek itiraz ederdi. Müşriklerin bu fırsatı kaçırması düşünülemez. Sessizlikleri, mucizenin inkar edilemez bir gerçeklik olarak kabul gördüğünü haykırır.
Ebrehe’yi Kim Yendi? Alternatiflerin Çöküşü
Ateistler, Fil Vakası’nı mucizevi bir olay olarak kabul etmez ve Ebrehe’nin ordusunun yenilgisini doğal sebeplerle açıklar. En yaygın iddia, ordunun Mekke’ye ulaşmadan çiçek hastalığı veya veba gibi bir salgınla yok olduğudur. Ancak bu hipotez, hem tarihsel hem de mantıksal açıdan çöker:
- Salgın Kaydı Yok: 6. yüzyılın sonlarında, özellikle M.S. 570 civarında, Arabistan’da veya Yemen-Mekke hattında belgelenmiş bir salgın yoktur. Justinian Vebası (M.S. 541-542) gibi büyük salgınlar daha erken bir dönemdeydi ve Mekke’ye yayıldığına dair kanıt bulunmaz. Böylesine büyük bir ordunun salgınla yok oluşu, bölgesel tarihte iz bırakırdı. Ama böyle bir iz yok.
- Bulaşma Sorunu: Eğer ordu salgınla yok olsaydı, cesetler Mekke’ye yakın bir yerde kalır ve hastalık mekkelilere bulaşırdı. Oysa Mekke tarihinde Fil Vakası ile ilişkilendirilmiş bir salgın veya toplu ölüm kaydı yoktur. Bu da, “salgın” iddiasını temelsiz kılar.
- Hasta Ordu Neden İlerlesin?: Hasta bir ordu, Mekke’ye kadar savaşmaya devam etmek yerine Yemen’e geri döner, tedavi arardı. Üstelik tam Mekke girişinde ölmeleri, tesadüfün ötesinde bir zamanlama gerektirir. Bu da hiç inandırıcı değil.
- Mekke’ye Ulaşmışlık: İslam rivayetleri, Ebrehe’nin ordusunun Mekke’ye çok yaklaştığını, hatta fillerin şehre girmeyi reddettiğini söyler. Mekkeliler bu orduyu ve filleri gördü; aksi halde Fil Yılı ifadesi ortaya çıkmazdı. Salgın, ordunun bu kadar ilerlemesine izin vermezdi.
Doğal afetler (susuzluk, fırtına) gibi diğer alternatifler de benzer şekilde tutarsızdır. Ebrehe’yi yenecek bir insan ordusu olmadığına göre Ebrehe’nin yenilgisini açıklayacak tek mantıklı anlatı, Fil Suresi’nde sunulan mucizedir. Çünkü Kureyş’in düzenli bir askeri gücü yoktu. Var olsa bile Hz. Muhammed, Fil suresini okuduğunda müşrikler itiraz ederdi.

Ebabil Kuşları: Uydurma mı, Gerçek mi?
Ateistler, ebabil kuşlarının sonradan eklenmiş bir efsane olduğunu öne sürebilir. Ancak bu iddia, müşriklerin tutumuyla çelişir. Eğer mucizevi kısım uydurma olsaydı, tanıklar veya çocukları bunu bilir ve biz o güne şahidiz, kuşlar yoktu, bu abartı derdi. Müşrikler, Hz. Muhammed’i yalanlamak için böylesine büyük bir açığı asla kaçırmazdı. Oysa kaynaklarda böyle bir itiraz yoktur. Fil yılı ifadesi bile, olayın sıradan bir yenilgi olmadığını, olağanüstü bir yönüyle hafızalarda kaldığını gösterir. Fillerin varlığı kesinleştiğine göre, yenilginin mucizevi bir şekilde gerçekleştiği anlatısı, dönemin algısına tam anlamıyla oturur.

Tarihsel Kayıt ve Arkeolojik Kanıt Eksikliği
Ateistler, Fil Vakası’nın Bizans, Habeşistan veya Güney Arabistan kaynaklarında yer almadığını ve arkeolojik kanıt bulunmadığını belirtir. Bu, olayın gerçekliğini çürütür mü? Hayır:
- Mekke’nin İzolasyonu: 6. yüzyılda Mekke, uluslararası ölçekte stratejik bir merkez değildi. Ebrehe’nin seferi, büyük imparatorluklar için kayda değer bir olay olmayabilir. Arabistan’da ise yazılı kültür sınırlıydı; olaylar sözlü gelenekle aktarılırdı. İslam’la birlikte bu olay yazılı tarihe geçti.
- Yemen’in Örtbası: Ebrehe’nin ordusundan geriye dönenler veya ölüleri almaya gelenler, mucizevi bir yenilgiye tanık olmadıysa, bunu yazmazdı. Yemen’deki Habeş yönetimi, böyle bir utancı örtbas etmiş veya “askeri başarısızlık” olarak geçiştirmiş olabilir. Güney Arabistan yazıtlarında zaferler kaydedilir, yenilgiler genellikle yok sayılırdı. Bu, dönemin propagandasıydı.
- Arkeolojik Zorluklar: Mekke’de arkeolojik kazılar, dini hassasiyetler ve coğrafi koşullar nedeniyle sınırlıdır. Ebrehe’nin ordusuna ait kalıntılar, çöldeki kum fırtınaları ve erozyonla 1400 yılda yok olmuş olabilir. Kanıt bulunmaması, olayın yokluğunu değil, izlerin kaybolduğunu gösterir.
Mucizenin Zaferi: Mantık ve Tanıklık
Fil Vakası’nı çürütecek somut bir alternatif yoktur. Ebrehe’nin ordusu Mekke’ye geldi. Filleriyle bilindi, “Fil Yılı” denmesi bunu kanıtlar. Müşrikler, ne ordunun gelişine ne de mucizevi yenilgiye itiraz etti; bu, olayın anlatıldığı şekliyle yaşandığını destekler. Salgın veya afet gibi açıklamalar, tarihsel kayıtsızlık, mantıksal tutarsızlık ve tanıkların sessizliğiyle çöker. Ebabil kuşları sonradan eklenmiş olsaydı, müşrikler bunu yalanlardı. Ama kimse itiraz etmedi. Yemen’in sessizliği ve arkeolojik kanıt eksikliği, mucizenin doğruluğunu gölgelemez; çünkü mucizeler, belgelerle değil, tanıkların algısıyla var olur.
Ateistlere şu soru kalır: Ebrehe’yi kim yendi? Mekke’yi savunan bir ordu yoktu, salgın veya afet iddiaları çöktü, tanıklar mucizeyi inkar etmedi. Alternatifiniz nedir? Cevap yoksa, Fil Suresi’nin anlattığı gerçeklik, tarihin sayfalarında ve insanlığın vicdanında yankılanmaya devam eder. Bu, yalnızca bir inanç meselesi değil; mantığın ve tanıklığın zaferidir.