Zamanın Etkisi ve Aykırılık İlişkisi
Örneğin, A kitabı 1000 yıl önce yazılmış olsun ve B kitabı günümüzde yazılmış olsun. A kitabının B kitabına aykırı olduğu söylenemez, çünkü A kitabı yazıldığında B kitabı henüz var olmamıştır. Ancak B kitabı, A kitabına aykırı olabilir, çünkü B kitabı yazılırken A kitabı zaten mevcuttur ve ona bilinçli bir şekilde karşıt olacak şekilde yazılabilir.

Bu durumu daha basit bir örnekle açıklayalım: Sayma sayıları oluşturduğumuzu düşünelim. Önce “1” sayısı tanımlanır. “2” sayısı ise ancak “1” var olduktan sonra tanımlanabilir. “2”, “1” olmadan anlam taşımaz, ancak “1” tanımlanırken “2” hakkında bir şey söyleyemez, çünkü “2” henüz tanımlanmamıştır. Benzer şekilde, önceki bir metnin, henüz yazılmamış bir metne aykırı olamayacağını söyleyebiliriz.
Sonradan Gelenin Öncekine Aykırı Olabilmesi
Tarih boyunca yazılı metinlerde bu tür zaman temelli ilişkiler sıkça görülür. Örneğin, yeni bir yasa çıkarıldığında, önceki yasadan farklı olabilir ve hatta onu geçersiz kılabilir. Ancak önceki yasa, sonraki yasaya bilinçli bir şekilde aykırı olamaz, çünkü sonraki yasa henüz var olmamıştır.

Aynı şekilde, bir ideoloji veya felsefi görüş, kendisinden önce var olan başka bir görüşle çelişebilir. Ancak önceki görüş, sonradan geleni reddedemez, çünkü onun varlığından haberdar değildir. Bu açıdan bakıldığında, sonradan gelen bir metin, öncekine aykırı olabilir, ancak önceden gelen bir metnin sonradan gelen bir metne aykırı olduğu söylenemez.

Zaman sıralaması göz önüne alındığında, sonradan gelen bir şeyin, önceki şeye aykırı olması mümkündür. Ancak önceki olanın, henüz var olmayan bir şeye aykırı olduğu söylenemez. Bu durum, hem hukuki düzenlemeler hem de yazılı metinler açısından geçerlidir. Önceki bir metin, sadece kendi döneminde var olan unsurlara tepki verebilir, ancak sonradan gelen bir metin, öncekine bilinçli bir şekilde zıt olacak şekilde düzenlenebilir. Dolayısıyla, zaman içinde oluşan metinler arasındaki ilişkiyi değerlendirirken, bu sıralamayı göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Bu sebeple de Kur’an ı Kerim, Tevrat ve İncil insan haklarına aykırı değildir. Aykırı olan insan haklarının ta kendisidir. En fazla şu denebilir: kutsal kitapların bazı ayetleri insan hakları ile uygun değildir. Fakat bu durumun da sorumlusu kutsal kitaplar gene değildir. Zira felsefi açıdan da incelediğimiz üzere, kutsal kitaplar önce yazılmıştır. Doğal olarak sonradan gelen öncekine ancak ve ancak aykırı olabilir.