Tevhid, Arapça bir kelime olup birleme, bir kılma anlamına gelir. İslam inancında tevhid, Allah’ın birliğini ve tekliğini kabul etmek demektir. Bu kavram, İslam dininin temel taşıdır ve Müslümanların inanç sisteminin özünü oluşturur. Tevhid, Allah’ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde tek olduğunu, O’na hiçbir şekilde ortak koşulmaması gerektiğini ifade eder. Bu inanç, Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayetle desteklenir ve İslam’ın en önemli ilkesi olarak kabul edilir.
Tevhidin Anlamı ve Kapsamı
Tevhid, yalnızca Allah’ın varlığını kabul etmekle sınırlı değildir; aynı zamanda O’nun eşi, benzeri ve ortağı olmadığını, her şeyin yaratıcısı, sahibi ve yöneticisi olduğunu tasdik etmeyi içerir. Bu inanç, Allah’ın ilahlığını, rabliğini ve isim ile sıfatlarını birlemeyi kapsar. İslam’a göre tevhid, insanın Allah ile ilişkisinin temelini oluşturur ve bu ilişki, ibadetlerin ve ahlaki davranışların da dayanak noktasıdır.

Tevhid, üç ana başlık altında incelenir:
- Rububiyet Tevhidi: Allah’ın kainatın tek rabbi, yani yaratıcısı, yöneticisi ve düzenleyicisi olduğunu kabul etmektir. Bu, evrenin işleyişinde ve her türlü olayda Allah’tan başka bir ilahın etkisinin olmadığını ifade eder. Örneğin, yağmurun yağması, güneşin doğması gibi doğal olayların tümü Allah’ın iradesi ve kudretiyle gerçekleşir.
- Uluhiyet Tevhidi: Allah’ın ibadete layık tek varlık olduğunu kabul etmektir. Bu, ibadetlerin yalnızca Allah’a yöneltilmesi gerektiğini vurgular. Allah’tan başkasına ibadet etmek, tevhid ilkesine aykırıdır ve şirk olarak tanımlanır.
- Esma ve Sıfat Tevhidi: Allah’ın isim ve sıfatlarında birliğini tanımaktır. Allah’ın güzel isimleri ve sıfatları, O’na özgüdür ve hiçbir yaratılmış varlıkta tam anlamıyla bulunmaz. Örneğin, Allah’ın “Rahman” sıfatı, O’nun eşsiz rahmetini ifade eder.
Tevhidin Kur’an’daki Yeri
Kur’an-ı Kerim, tevhid inancını vurgulayan sayısız ayet içerir. Örneğin, İhlas Suresi tevhidin en özlü ifadelerinden biridir:
De ki: O Allah birdir. Allah sameddir (hiçbir şeye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır). Doğurmamış ve doğurulmamıştır. O’na hiçbir şey denk olamaz.
İhlas Suresi
Bu sure, Allah’ın birliğini, benzersizliğini ve her türlü eksiklikten münezzeh olduğunu açıkça ortaya koyar. Yine, “Allah’tan başka ilah yoktur” ifadesi, Kur’an’da ve hadislerde sıkça tekrarlanarak tevhidin önemi vurgulanır.

Tevhid ve Şirk
Tevhid anlayışının zıddı şirktir. Şirk, Allah’a ortak koşmak anlamına gelir ve İslam’da en büyük günah olarak kabul edilir. Şirk, açık (örneğin putlara tapmak) veya gizli (örneğin riya, Allah’tan başkasına güvenmek) olabilir. Tevhid, insanı şirkten arındırarak Allah’a tam bir teslimiyetle bağlanmasını sağlar. Bu bağlamda, tevhid yalnızca bir inanç değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.

Tevhidin Tarihsel ve Toplumsal Boyutu
Tevhid, Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar tüm peygamberlerin ortak mesajı olmuştur. Kur’an’a göre, her peygamber kavmine Allah’ın birliğini tebliğ etmiş ve şirkten sakınmalarını istemiştir. Örneğin, Hz. İbrahim’in putları kırması, tevhid inancını savunma çabasının sembolik bir göstergesidir. İslam tarihindeki tevhid mücadelesi, özellikle Mekke’nin fethedilmesi ve putların yıkılmasıyla doruk noktasına ulaşmıştır.

Toplumsal açıdan tevhid, bireyleri eşitlik ve adalet temelinde birleştirir. Çünkü Allah’ın birliği inancı, insanların O’ndan başka bir otoriteye boyun eğmesini gereksiz kılar. Bu, İslam toplumlarında hiyerarşik ayrımların ve sahte ilahların reddedilmesine yol açar.
Tevhidin Günlük Hayata Etkisi
Tevhid, bir Müslümanın hayatının her alanını şekillendirir. İbadetlerde Allah’a yönelmek, dualarda O’ndan yardım istemek, zorluklarda O’na sığınmak tevhidin pratik yansımalarıdır. Ayrıca, tevhid inancı insana bir özgüven ve huzur verir; çünkü her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu bilmek, gereksiz korkuları ve kaygıları ortadan kaldırır. Müslüman, başarıyı da başarısızlığı da Allah’tan bilir ve O’na tevekkül eder.

Tevhid, İslam’ın temel direğidir ve bir Müslümanın dünya görüşünü, ahlakını ve davranışlarını belirler. Allah’ın birliğini kabul etmek, O’na teslim olmak ve hayatı O’nun rızasına uygun yaşamak, tevhidin özünü oluşturur. Bu inanç, insanı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde şirkten, batıl inançlardan ve sahte otoritelerden kurtararak özgürleştirir. İslam düşüncesinde tevhid, yalnızca teorik bir kavram değil, aynı zamanda pratik bir yaşam ilkesi olarak insan hayatına yön verir. Bu nedenle, tevhid olmadan İslam’ın tam anlamıyla anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir.